Skip to main content

TOMS ayakkabılarının kurucusu Blake Mycoskie, 8 Nisan 2011 tarihinde farklı bir kampanya başlattı ve insanlardan beklemedikleri bir talepte bulundu: Herkesten bir günlüğüne yalın ayak dolaşmalarını istedi. “Ayakkabısız 1 Gün” sloganıyla duyulan bu kampanya artık her sene tekrarlanıyor. Amacı, gelişmemiş ülkelerde yalın ayak büyüyen çocuklarla empati kurmak ve bu çocukların kapabilecekleri hastalıklara dikkat çekerek sosyal bilinç oluşturmak.

Firma uzun zamandır satılan her çift ayakkabı için bir çift ayakkabıyı gelişmemiş ülkelerdeki ihtiyaç sahibi çocuklara hediye ediyordu. Bu sene bir adım ileri giderek kampanyaya yeni bir soluk getirdiler ve Instagram’a konulan her yalın ayak fotoğraf için bir çocuğa ayakkabı hediye ettiler. 296,243 adet yalın ayaklı fotoğraf ve dağıtılan 296,243 çift ayakkabıyla sonuçlanan kampanyayla büyük bir farkındalık yaratmış oldular.

Blake Mycoskie, aynı oranda bağışı böyle bir kampanyaya dayandırmadan da yapabileceklerini ama bir şeyleri paylaşmanın farkındalık yaratacağına inandığını söylüyor. Ona göre her markanın, şirketin ve insanın anlatacak bir hikayesi vardır. Bu hikayeleri görsellerle destekleyerek paylaştığınızda markanızın mesajını en etkili şekilde yayabilir ve müşterilerinizle aranızdaki bağı güçlendirebilirsiniz. Bu yazıda görselliği kullanarak hikayelerinizi anlatmanın müşterileriniz ile aranızdaki bağı nasıl güçlendirebileceğine dair 10 yol göstereceğiz.

1) Şirketinizin sahne arkasını takipçilerinizle paylaşın

 

Merak, her insanın hissettiği içgüdüsel bir duygudur. Bu doğal içgüdü yardımıyla ilgiyi markanıza çekebilirsiniz. Tek yapmanız gereken sattığınız ürünlerin ve verdiğiniz hizmetlerin tanıtımları dışında kendinizi ve ekibinizi müşterilerinize tanıtmak, yani şirketinizin sahne arkasını paylaşmak. Zappos.com bunu ekip fotoğraflarıyla çok başarılı şekilde uygulayan şirketlerden biri

2) Müşterilerinizin başarılarını es geçmeyin

 

Content Marketing Institute’un hala süren bir çalışmasına göre vaka analizleri yapmak şirketlerin etki oranını %70’e kadar çıkarabiliyor. Müşterilerinizi takip etmek ve çalışmalarını hikaye anlatım yoluyla paylaşmak, onları etkileyen bir faktördür. Buna verilebilecek en iyi örneklerden biri, hastalarının hikayelerini günlük olarak Facebook sayfalarında paylaşan St. Jude Çocuk Araştırmaları Hastanesi.

3) Müşterilerinizden kendi fotoğraflarını paylaşmalarını isteyin

 

Sosyal medyanın popülerleşmesiyle beraber artık herkes kendiyle ilgili bilgileri paylaşmayı sever hale geldi. İnsanlar fotoğraflarını paylaştıklarında kendilerini dünyada olan biten her şeye daha yakın hissediyor. Görsellerin ve fotoğrafların bu kadar hayatımızda olması insanların karar verme mekanizmasında da rol oynamaya başladı. Hal böyle olunca bir çok pazarlama uzmanı bu durumu fırsata çevirdi. Müşterilerden ürünleriyle çektikleri fotoğraflarını paylaşmalarını isteyen Sharpie şirketi bunu en iyi uygulayan markalardan.

4) Güncel olaylarla ilgili yorumlarınızı paylaşın

Online ortamlardaki konuşmalarda fikrinizi beyan etmek sizi müşterilerinize erişilemez bir marka olarak değil, onlardan biri gibi gösterir. Böylece müşterilerinizle aranızdaki bağı güçlendirmiş olursunuz. Geçtiğimiz günlerde ABD Yüce Divanı’nın aldığı kararla eşcinsel evliliğinin serbest kılınmasının ardından pek çok kişi profil resimlerini gökkuşağı renklerine boyamıştı. Bu durumu destekleyen pek çok marka da kendi resimlerini bu şekilde değiştirerek yorumlarını gösterdiler.

5) Başarılarınızı ön planda tutun

 

Şirket başarılarınızı müşterilerinizle paylaştığınızda bir süre sonra kendilerini şirketinizin bir parçası gibi hisseder. Her insanda var olan ‘aidiyet’ hissi sebebiyle insanlar başarılarınızı sahiplenecek ve sizinle övünecektir. Water.org da aynı şekilde insanlara bu aidiyet hissini vererek başarılı oluyor.

6) Ürünlerinizi ve çalışmalarınızı yaratıcı bir şekilde gösterin

 

Her insan sanattan anlamayabilir ama herkes sanatsal şeylerden hoşlanır. İçerisinde birazcık da olsa sanat bulunan şeyler bizim duygularımızı harekete geçirir ve beynimize daha yakın gelir. Bu yüzden içine yaratıcılık katılmış bir görsel markanızı daha hatırlanabilir kılar ve müşterilerinizle daha yakın bir bağ kurmanıza olanak sağlar. Nutella, bu yöntemi pek çok reklamında kullanıyor.

7) ‘Hashtag’ler kullanın

 

Facebook, hashtag’leri kullanmaya pek müsait bir ortam olmamasına rağmen Oreo markası güncel olaylar ve trendlere göre hashtag’ler hazırlayarak ilgiyi canlı tutabiliyor. Hashtag’ler sayesinde hem daha kolay bulunuyor, hem de bir bakıma takipçilerin konuşmalarının içerisinde bulunmuş oluyor. Instagram ve Twitter hashtag kullanımı için en etkili ve doğru mecralar.

8) Görsellerinize ilham verici alıntılar ekleyin

 

İlham verici sözler eklemenin hem iyi hem kötü etkileri olabilir. Özellikle yeni bir markaysanız, bu paylaşımlar hızlıca beğeni toplamanıza ve olumlu bir hava yaratmanıza yardımcı olabilir. Ancak her yerde bulunan bir sözü alıntılamak hem etkisiz kalır hem de beklentiyi düşürür. Bu nedenle doğru ve farklı alıntılar yapmak çok önemli. Aşağıdaki post bu metot için gösterilebilecek güzel bir örnek. Ayrıca bu alıntıların markanızla bağ kurulabilir olması çok önemli. Aforizma paylaşımları artık çok klişe.

9) Geçmişinizi ve günümüze yolculuğunuzu aşamalar şeklinde gösterin

 

IBM’in en çok paylaşılan ve beğenilen postlarının bir kısmı, IBM’in geçmişiyle ilgili görsellerden veya bilgilerden oluşuyor. Teknolojinin gelişimini aşama aşama gösteren bu paylaşımlar pek çok kişinin ilgisini çekiyor. Siz de geçmişinizle ilgili paylaşımlar yaparak müşterilerinizle aranızda duygusal bir bağ yaratabilir, beğeni toplayabilirsiniz.

10) Kişisel paylaşımlar yapın

 

Müşterileriniz, hayranlarınız ve takipçilerinizle aranızda kuracağınız bağın gerçek olmasını istiyorsanız gerçek duygularınızı paylaşın. Facebook COO’su Sheryl Sandberg, kocasının ölümünün ardından kendi Facebook sayfasında pek çok kadına ilham kaynağı olabilecek bir kişisel hikayesini paylaştı. Müşterilerinize sadece güçlü tarafınızı ve kazandıklarınızı göstermek bu bağı kurmaya yetmez. Sizin de her insan gibi zayıflıklarınızın ve kaybettiklerinizin olması ve bunlara rağmen bulunduğunuz konumda olmanız müşterilerinizle aranızda insancıl bir bağ kuracaktır.

Tüm bu maddeler hikaye paylaşımlarının önemini kanıtlıyor. Görsel kullanarak bunu yapmak ise kalıcılık sağlıyor. Hikayenizi paylaşmaktan korkmayın ve müşterilerinize tüm logoların ve markaların ardında sizin de insan olduğunuzu hatırlatın.

B4Mind olarak bir markayı güçlendirecek en doğru argümanların onun hikayesinden çıkarılması gerektiğine inanıyoruz. Bu yüzden Hollywood filmlerinde de uygulanan senaryo hazırlama ve hikayeleştirme yöntemi ile markanızın en etkili mesajlarını müşterilerinizle buluşturuyoruz.

One Comment

Leave a Reply