Instagram takipçilerinizle 24 saat içinde kaybolacak fotoğraf ve videolar paylaşmaya yarayan hikayeler özelliği, Instagram’ın en yeni hamlesi olarak bu yazının konusunu oluşturmakta. Instagram Hikayeleri sayesinde takipçilerinizin akışını meşgul etmeden ve profilinizi aynı anda onlarca fotoğraf ve video ile doldurmadan, kendi “hikayenizi” yayınlayacağınız yeni bir mecra ile karşı karşıyayız.
Instagram Hikayeleri
Akışta ve profilde doğrudan yer almayacaksa takipçileriniz hikaye paylaşımlarınızı nasıl görecek? Şöyle ki, takipçileriniz sizden gelen bir “Instagram hikayesi” olduğunu iki şekilde öğrenebilecek. 1.Profil sayfanızdaki fotoğrafınızın etrafında bir kenarlık belirginleşir. Takipçileriniz fotoğrafınıza tıkladığında hikayenizi görmeye başlar. 2.Takipçilerinizin Instagram akışınının üst kısmında profil fotoğrafınız ufak bir simge olarak ve etrafında yine bir kenarlıkla görünür olur ve yine bu simgeye tıklayarak hikeyenize erişilebilir.
Kendi hikayelerimizi daha kolay ve görsel anlamda çekici kılmak için Instagram ayrıca yeni filtreler ve fotoğraf düzenleme araçlarını da görücüye çıkardı.
Böylece Instagram Hikayelerinin ne olduğunu kısaca öğrenmiş, ne ve nasıl sorularına yanıt bulmuş olduk. Şimdi, B4Mind’ın bu blogda popüler teknoloji sitelerindeki İngilizce’den çevrilmiş haberimsi içeriklerden daha fazlasını vaat ettiğini ispatlamak için kendimize çok daha önemli bir soruyu soralım, yani “neden” sorusunu.
Neden Instagram Snapchat hikayelerine benzeyen, kimi sosyal medya haber sitelerinin editörlerine göre “Snapchat’ten yürütülmüş”, bir hikaye özelleğini geliştirdi?
Sosyal medya sitelerinin birbirlerinden “yürüttükleri” üzerine bir makale hazırlamaya kalksak, şüphesiz en az birkaç sayfalık bir yazı olurdu. Bundan dolayı bu “yürütme” lafının üzerinde, bizim sosyal medyacılarımızın abartılarını bir kenara bırakırsak, fazla durmamak gerekir.
B4Mind Blog’u takip edenler anımsayacaktır. Geçtiğimiz Mayıs ayında Instagram’ın logosunu değiştirmesi üzerine şöyle bir yazı kaleme almıştık: Değişimin Psikolojisi: En Favori Sosyal Ağlarımız Değiştiğinde Nasıl Tepki Veririz? Instagram özelinde sosyal mecraların neden değişmek zorunda olduğuna dair bir yazıydı bu ve yazıyı şu paragrafla noktalamıştık:
“Tıpkı Facebook’un zamanla çok ciddi ölçüde yaptığı gibi, Instagram’da da zamanla daha büyük değişimler gerçekleşecek ve değişime karşı bazıları büyük tepkiler verecek, bazılarıysa diğerlerinden daha çabuk benimseyecek. Biz markalar olarak ikinci yolu benimsemeli ve değişime ayak uydurmayı, onu lehimize kullanmayı başarabilmeyiz.”
Instagram’daki değişimleri yukarıdaki paragrafın önümüze getirdiği bağlamla değerlendirmek bizi düştüğümüz yanılgılardan kurtaracaktır. Gelelim neden sorusunun yanıtlarına. Büyük resme bakarsak bu değişimin arkasında Facebook var. Facebook bizden, yani milyarlarca sıradan internet kullanıcısından, kısaca şunu istiyor:
“Web ve mobil üzerinde her ne yapmak istiyorsan benim platformumun üzerinde yap.”
Biraz açalım. Oyun mu oynamak istiyorsun? Facebook sosyal oyunlarını oyna. Yakın çevrenle iletişim kurmak mı istiyorsun Facebook Messenger’ı kullan. Haber mi okumak istiyorsun? Yüzlerce hatta binlerce haber kaynağını buradan takip et. Hashtag mi kullanmak istiyorsun? İster Facebook’ta ister Instagram’da dilediğin gibi hashtag kullan. Canlı yayın mı yapmak istiyorsun? Youtube kullanmana hiç gerek yok buradan yap. Video yüklemek mi istiyorsun? İşte sana sınırsız paylaşım imkanı. Fotoğrafını kitlelerle paylaşmak mı istiyorsun? Instagram tam sana göre.Check-in mi yapmak istiyorsun? Yelp, Foursquare gibi lokasyon bazlı siteleri kullanmana hiç gerek yok, Facebook durum güncellemenden kolayca yap. Bu soruları daha da çoğaltabiliriz. Mesele anlaşıldığına göre biraz duralım.
Bağlamı Instagram Snapchat’ten “Hikayeler” özelliğini yürütmüş noktasından çekip alıp, “Facebook bizi avucunun içinde sımsıkı tutmak istiyor” noktasına getirdik. İşte rasyonel ve analitik düşünüldüğünde karşımıza çıkan tablo bu.
Instagram özelinde durum nedir? Onu da yukarıda adı geçen yazıda “Çifte Zirve Teorisi”nde anlattık.
“Mecranız ana akım olma özelliğine ulaştıktan sonra ödemeli/promosyonel erişim başlar. Bütçeniz ölçeğinde çeşitli reklam kampanyaları düzenleyerek erişiminizi yeniden organik erişimdeki o mutlu günlere döndürebilirsiniz. Ta ki o mecra gerilemeye başlayıncaya kadar.”
Instagram, ana akım bir mecra olarak olgun evresinde ve yükseliş ivmesi yavaşlamaktadır. Bu yavaşlama orta vadede Facebook’u da etkileyecektir. Instagram 2016’yı, Myspace, Friendfeed, Orkut, Six Degrees’in yaşadığı gibi kendi “dijital ölümünü” geciktirmek için yapacağı yeni hamlelerin yılı olarak belirledi. Önümüzde yaklaşık dört ay daha var ve yılın geri kalanında Instagram’dan bir veya iki yeni radikal hamle daha gelebilir.
Marka Yöneticilerinin Çıkarması Gereken Dersler
1. Hala Facebook ve Instagram’a çok ihtiyacımız var,
2. Bu mecralardaki hesaplarda, web sitelerimiz ve bloglarımızın aksine, ev sahibi değil birer kiracı olduğumuzu asla unutmamalıyız,
3. Yine bu mecralarda sadece potansiyel ve mevcut müşterilerimiz bulunduğu için yer aldığımızı ve yarın öbür gün bu mecralara alternatif olacak mecraları/akımları şimdiden gözümüze kestirmemiz gerektiğini göz önünde bulundurmalıyız.
On sene sonra bugün alıştığımız platformların yine alıştığımız şekliyle var olacağının hiçbir garantisi yok. O sebeple tüm bu platformları diyalog ve etkileşim odaklı bir pazarlama iletişimi kanalları olarak görmek biz markalara gereken soğukkanlı bakış açısını getirecektir.
“İlerlemek için değişim, mükemmelik içinse daha sık değişim gerekir.” – Winston Churchill
Sosyal ağlarda reklam vererek internet reklamcılığına adım atmak mı istiyorsunuz? Mevcut dijital reklam kampanyalarınızın performansından memnun değil misiniz? B4Mind’a bir tık uzaktasınız!